İnsan ömrüne bakıldığı zaman, budan yaklaşık yüz yıl önce ortalama ömür 50 yıl civarındaydı. Oysa insan ömrü gittikçe uzuyor. Eskiden insanların ölümüne yol açan enfeksiyon ve bulaşıcı hastalıklar vardı. Günümüzde ise birçok hastalık erken dönemde saptanıp tedavi edilebiliyor. ”Bunda da genetiğin rolu çok büyük.” diyen Prof. Dr. Yakıcıer; ”Bu sayede insan ömrü de uzuyor. Günümüzde ileri toplumlarda ortalama yaş 70’in üzerinde Kimi bölgelerde bu rakam daha yüksek ve gitgide uzuyor. Bazı bilimsel çalışmalar göre insan ömrünün 150 yıla kadar uzayabileceği öngörülüyor.” diye konuşuyor.

kan hücresiBugün ölüm nedenlerinin başında yaşlanan organizmanın hastalığı olan kanserlerde var. Genellikle ileri yaşlarda görülmesine karşın genç nüfusta da ortaya çıkan bu rahatsızlıkların nedeni genellikle genetik ve çevresel etkenlerin birleşmesi oluyor. Öte yandan birtakım fiziksel etkilere de maruz kalınıyor. Örneğin karaciğer; kullanılan ilaçlar nedeniyle kendini yenileyemez hale geliyor. Çoğu insan çoklu organ yetmezliği ya da yaşlılık nedeniyle yaşamını yitiriyor. Organlar yaşlanarak işlevini kaybediyor. Oysa bu durum tersine çevrilebiliyor. Yaşlanma sürecinde aktif oksijen bileşenleri çok etkili olabiliyor. Bu aktif bileşenler DNA yada proteinlere saldırabiliyor. Antioksidanlar da bu noktada devreye girerek, zaman içerisinde ortaya çıkan söz konusu etkilerin önlenmesine yardımcı oluyor.

”makine çok çalışıyor ve DNA’da ortaya çıkan hasarlar onarılamıyor.”

Bunlar yaşamı uzatmaya aday.. Örneğin belli beslenme türleri insan yaşamını uzatırken, fazla kalorili beslenmek tam tersine bu süreyi kısaltıyor. Kalori kısıtlaması yapılarak insan ömrü uzatılabiliyor. Bunun sonuçları genetik kaynaklı. Eğer yapılmazsa genomda birtakım mutasyonlar birikiyor. Çünkü makine çok çalışıyor ve DNA’da ortaya çıkan hasarlar onarılamıyor. Kalp hastalıklarında da bu durum söz konusu. Kalbi daha yavaş ata insanlar daha çok yaşıyor.

”Dİyabet hastaları İçİn müjde yakında”

Günümüzde halen bazı organlarımız değiştirilemiyor, vücut da kendi kendini destekleyemiyor. Kalbi bir top gibi düşünürsek, yeni alınan top zaman içinde bir yerlerden patlak verebiliyor. Kalp krizi geçirince de o bölgede ki kas hücreleri öldüğü için zamanla kalp balonlaşma yapabiliyor. Lokal akımın bozulması da kalp krizine yol açıyor. Oysa günümüzde kök hücre tedavisi ile toptaki patlak yani kalbin hasarlı kısmı onarılabiliyor.

Bunun yanı sıra laboratuvar ortamında işlevsel bir böbrek yapılabildiği gibi karaciğer içinde çalışmalar sürüyor. Prof. Dr. Cengiz Yakıcıer diyabet hastaları için müjdenin yakın olduğunu söylüyor: ”Pankreasınbeta hücresinden salgılanan insülin hormonunu yerine koyabiliyor hale geleceğiz. Kısa bir süre sonra insan bu hormonu kendi kendine üretebilecek. Şuan ilçalarla tedavi sağlansa da gelecekte bu yöne kayacak.”

 

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız