Evett..Sanırım giriş cümlesi bir yazıdaki en zor cümle,düşün yaz sil tekrar düşün yaz sil bunu biraz tekrarla ve sonunda cümlen hazır.Fakat girişten de anlayabileceğiniz gibi başarılı bir giriş cümlesi bulabildiğim söylenemez.Polonya’nın şehirlerinden biri olan Wroclaw (gezip gören çoğu kişi için WrocLOVE) bence Polonya’nın en şirin şehri. 9 ay orada yaşamış biri olarak öyle bir sonuca vardım . Evet tam da düşündüğünüz gibi ,tarafsız bir yazı olamayacak bu . Sadece birkaç günlüğüne gezip gördüğüm bir yer olsaydı eğer daha yüzeysel bir yazı yazabilirdim elbette. Şuraya mutlaka gidin,bunu mutlaka yapın gibi.Ama bu şehir benim için farklı.Sadece somut kavramları öne çıkararak şehri anlatmak istemiyorum bu yüzden.Zaten bu bilgileri her yerden rahatlıkla temin edebilirsiniz.Bu nedenle ben size bu şehri somut ve soyut kavramlarıyla tam bir bütün olarak anlatmak istiyorum.
İstanbul’da yaşıyorum ben.Zamanında herkesin taşı toprağı altın diye akın ettiği ,fakat şimdi insanların huzur içerisinde yaşayamadıkları şehirde(Yanlış anlaşılmamak için belirtmek isterim ki İstanbul gerçekten harika bir şehir herkesin hayranlıkla baktığı,her şeye rağmen vazgeçemediği ve nereye gidersen git geri döndüğünde ‘’işte benim şehrim ya,en güzeli ‘’dediği. ).Anlatmak istediğim sadece karşılaşılan tehlikeler,insanların geç saatte eve dönecekleri zaman yaşadığı huzursuzluk vs. İşte ben bunları Wroclaw ‘da unutmuştum.İstediğin her saatte toplu taşıma araçlarıyla ulaşım sağlaman mümkün.Genelde şehir içi ulaşımın en kolay yolu tramvaylar.Fakat belli bir saatten sonra çalışmıyorlar ve sadece otobüslerle ulaşım sağlanıyor.İnsanlarda karşısındakine karşı bir güven var.En basit örneği biletinizi otobüse binerken basmak zorunda değilsiniz,otobüse sadece ön kapıdan binmek zorunda da değilsiniz.Otobüs ve tramvayların içerisinde biletinizi okutmanız için makineler var ve makine başında sizi kontrol eden birileri yok.Tabi elbette beklenmedik bir anda bir kontrol memuru karşınıza çıkarak biletinizi okutup okutmadığınızı kontrol edebilir(9ay boyunca sadece 3 kere denk geldim).Buna rağmen insanlar biletlerini kullanmaktalar.
Şehir küçük, insanlar cana yakın,yardımsever…Binalar gayet düzenli ve şirin görünümlü,canınız sıkıldığında göl ve yeşilliğin bir arada bulunduğu huzur bulabileceğiniz alanlar var.Huzuru ve eğlenceyi aynı anda bulabileceğiniz bir şehir.
Wroclaw Polonya’nın 4.büyük şehri olmasının yani sıra şehir merkezi (Rynek) Avrupa’nın ikinci büyük eski şehir meydanı olma özelliğine de sahiptir.Para birimi Zloty olan Polonya diğer Avrupa ülkelerine kıyasla maddi anlamda en rahat geçinilecek ülkedir.Uygun fiyata eğlenmek ,yemek ,içmek mümkün.Özellikle alkol fiyatları oldukça uygun.
İlk zamanlarda yemeklere adapte olma konusunda sıkıntılar yaşayabilirsiniz fakat bu durum fazla uzun sürmemekte.Görünüş bakımından mantının daha büyüğü andıran Pierogi’yi tatmanızı öneririm.Gerçekten lezzetli.
Aslında lahana, patates, tavuk ve domuz eti üzerine kurulu bir mutfak kültürü var diyebiliriz Polonya’da.Pancar çorbası ,lehçede Barszcz , yaygın olarak tüketilen çorbalardan bir tanesi. Tavuk suyundan yapılan, kereviz, patates ve havuç karışımında bir çorba daha var Polonya’da çok fazla tüketilen ve Rosol olarak adlandırılan.
Fastfood olarak nitelendirilebilecek Zapiekanka var birde. Zapiekanka için tek kelimeyle şahane diyebiliriz. Güzel bir ekmek üzerine, mantar koyuluyor ve onun üzerine de peynir eritiliyor. İsterseniz ketçap ve mayonez ekleyerek de tüketebilirsiniz.Sıcak olarak tüketilmesi tavsiye edilir.
Fotoğraflarda gördüğünüz küçük adamlardan şehrin genelinde yaklaşık 100 civarında var,net bir sayı bilinmemekte tabi.Her birinin anlatmak istediği şey farklı.Bu küçük adamların bulunduğu yerleri gösteren bir harita var.Eğer uzun süreli bir ziyaret için yolunuz düştüyse Wroclaw’a elinize haritanızı alıp küçük adamları keşfe çıkabilirsiniz.Böylede neredeyse şehrin her bir köşesini ziyaret etmiş sayılacaksınız.Ama bana bunu sen yaptın mı diye sorarsanız,itiraf etmeliyim ki yapmadım.
Birde üzerinde yüzlerce kilit olan bir köprü var(Trumski Bridge).Aşıklar aşklarını kitliyor oraya,bir ömür boyu birlikte olmak hayaliyle..Evet bunu da yapmadım,ama yapan birini tanıyorum.
Herşey iyi ,güzel ,hoş..Tek şey hariç,soğuk hava! Polonya ciddi anlamda soğuk bir ülke,hele de benim gibi soğuk sevmeyen bir inan söz konusu olunca,en zorluk çektiğim nokta bu oldu.Fakat elbette o kadar güzelliği düşününce tolere edilebilir bu soğuk havalar.Eğer kısa süreli bir ziyaretse planınız tabi ki de ilkbahar veya yaz mevsimi daha uygun olacaktır bu ziyaret için.
Japon bahçesi var bide.Yemyeşil ,çiçeklerle dolu bir alan.Su ve yeşilin bir arada bulunduğu bir alan.Buraya neden Japon bahçesi dediklerini bilmiyorum.Açıkçası çok da önemli değil.Mekan mükemmel,tam huzur bulmalık ve bol bol fotoğraf çekmelik .Aslında daha birçok yer var anlatılabilecek.Katedral,Katedralin yakınlarında bulunan ve gençlerin akın ettiği minik adacık,hayvanat bahçesi vs. vs..Benden bu kadar.Umarım birgün yolunuz düşer ve devamını siz kendiniz keşfedersiniz.
Gittik,gezdik ,gördük.Herşey çok güzel.Şimdi de sıra sevdiklerimize alıcağımız ufak hediyelere ve kendimize anı olsun diye ayıracağımız eşyalara geldi.Bunun içinde birçok alternatif mevcut.Hemen fotoğraf kısmına göz atarak benim favorilerimi görebilirsiniz Anahtarlık,bileklikler ve en güzeli üzerinde şehirdeki önemli ve güzel alanların resimlerinin bulunduğu iskambil kağıtları.Bunların her birini hatta daha fazlasını şehir merkezindeki hediyelik dükkanlarından bulabilirsiniz.
2016 ‘da Avrupa Kültür Başkenti olacak bu şehri ziyaret etmenizi öneririm.
