ANTALYA/GEYİKBAYIRI

Başını ağrıtmayan bir sevgilin varsa tabiki onunla git. İnanılmaz romantik anlar yaşayabilirsin ateş başında, gün batımında, soba karşısında, ucuz şarap kokusunda…

Yanlız kovboyum diyorsan, Türkiye’de kendini buradan daha rahat hissedebileceğin az yer vardır . Çok sosyal bir arkadaşımız değilsen doğa sana yetip de artacaktır, güzellikler hiç seni yanlız bırakmaz. Ama öyle güzel insanlar öyle hoş sohbetler kurup öyle tatlı müzik yapıyorlar ki, eşlik etmesen de dinleyici olmanı şiddetle tavsiye ederim. Her ülkeden gelen sıcakkanlı yabancılarla tanışman için ideal bir yer.

Son olarak da söylemek gerekir ki uyumlu bir ya da birkaç arkadaş (daha fazla değil) hem otostop için, hem çadırı paylaşmak için, hem de mutfak işlerinde yardımlaşmak için gerekli olacaktır.

Antalyaya uçak biletleri Sunexpress gibi firmalarla birlikte inanılmaz ucuzladı. Birkaç gün sonrasına 45-50 liralara istanbuldan alınan oldukça fazla bilete şahit oldum. Evet uçakla ucuza ve konforlu gelebilirsiniz. Evet otobüslerde kek ve içecek ikram ediliyor ve dinlenme tesislerinde 3 pişmaniyeyi 5 liraya alabiliyorsun.Ama dünyanın en güzel ulaşım şekli otostoptur arkadaşım. Tanışma ihtimaliniz olan yepyeni mükemmel insanlar bi yana, sadece otostopta dönebilecek çok samimi sohbetlere şahit olabilir, şehirlerarası yolları avucunuzun içi gibi öğrenir, sevimli kasabalarda emmilerle kahvehanede memleketi kurtarabilir ,tuvaletiniz geldiğinde en yakın çalılığa koşabilir, tıra denk geldiyseniz kırmızı led ışıkları altında bağdaş kurup çay demleyebilirsiniz. Ve en önemlisi de tüm bunların beleş olması, hatta çoğu zaman ikramlara boğulmanızdır. Otostopun güzelliğini başka bir zaman uzun uzadıya anlatacağım. Korkmayın şehirdeki herhangi bir eğlence mekanında takılmaktan ya da büyük meydanlardan çok daha güvenlidir. Tek de yapılabilir ama bir ya da en fazla iki arkadaşınızla da yapabilirsiniz.

Antalya otogarının arkasındaki dolmuş garajından 516 numaralı hatta binebilirsiniz. Ama günde 3-4 sefer var ve son sefer 16:30 da. Şehir merkezinden yine otostopla Geyikbayırı’na ulaşmanız bir saati çok geçmeyecektir. Otostop yaparken öncelikle Çakırlar köyünü bulmalısınız. Çakırlar köyünden çok güzel bir doğa yürüyüşü yaparak  40 dk da kamp alanına ulaşabileceğiniz gibi çok rahat bir şekilde yine otostop aracılığıyla gidebilirsiniz. Göreceksiniz ki el kaldırmanız yeterli olacaktır. En kötü ihtimalle üçüncü ya da dördüncü araba duracaktır çünkü orada.

 Eee sonra?

Birkaç tane camping mekanı var. Benim favorilerim Jo-Si-To ve Kezban Guest House. İkisi de yanyana zaten. Ayrıca meşhur Antalya-Fethiye Likya Yolu tam olarak buradan başlıyor. Bu üç tabelayı takip edip ana yoldan yarım kilometre kadar yürüyüp camping alanlarına ulaşıyorsunuz. Josito’da çoğunluk herzaman yabancılardır. Ortakları da zaten yabancı tırmanışçılar. Yılın her dönemi burada yabancı tırmanışçılar olur. Ve neredeyse hepsi çok iyi tırmanıcılardır. Bunun yanında doğa insanlarının ortak dili olan samimiyeti ve paylaşım kültürünü hemen fark edeceksinizdir. Tırmanışçılardan başka high-line ve snake-line yapanlar, gezginler, doğa severler ve kampçıları görebilirsiniz. Türkiyenin en kozmopolit ve sempatik restaurantı yine burdadır. Bir tırmanıcı annenin bir iki yaşındaki küçük bebeği masaların altında dolaşırken, soba başında kitap okuyanlar, satranç ve go gibi oyunlar oynayanlar, jonklörlük yapanlar, poi çevirenler, ateş dansı yapanlar, iskambil oyunları oynayanlar, sarılarak uyuyanlar, farklı enstrümanlarla kalabalıkça müzik yapanlar ve eşlik edenler… Sanki kocaman bir anaokulunda olduğunuzu düşünürsünüz. Evet herkes yanında kendi oyuncağını getirmiştir. Neyle meşgul olmak istersen onla ol. Tüm bu anlatılanlar Kezban için de geçerlidir. Orada Şenol ve Mark size çok sıcak davranacaklardır. Her iki mekanda da duş, tuvalet, ortak mutfak, bar-cafe ve ateş yakabileceğiniz yerler var. Bungalowlarda ya da çadır alanlarında çadırda kalabilirsiniz. Karavanınızı park edebilirsiniz. Ben çadırda kalmayı sevdiğimden hep çadırı tercih ettim ama biraz daha fazla para verip bungalowda kalmak da güzel olabilir. Para demişken, çadırını atıp kişi başı günlük 5 lira vererek her şeyden faydalanabiliyorsun. Telefonunu rahatça şarj edebilir ve interneti kullanabilirsin. Sık sık dağcılık ve kaya tırmanışı hakkında filmler olur, onları izleyebilirsin. Öyle ki bir arkadaşım aylık 150 lira verip fatura ödemeden böylesi güzel bir yerde konaklamayı mantıklı buldu ve şuan orada yaşıyor.

Josito ile Kezban’ın farkı ise Josito’da genelde çok az Türk vardır ve Kezban’a  göre daha kalabalıktır. Enerjikseniz Josito’yu, sakinlik arıyorsanız Kezban’ı öneririm. Ama gözle görülür bir farkları yok. Eğer  Kezban’ı seçerseniz dünyalar güzeli bir alman kurdu olan Dasha hanımla tanışmayı unutmayınız.Tavsiyem ikisini de gözden geçirip kararınızı vermenizdir kadim dostlarım.

Ne yersen ye kardeşim onu da ben mi söyleyeceğim. Ortak mutfaklarda her türlü tabak, çanak, tencere, ocak bulunuyor. Ocakta yemeğini yapıp bulaşığı yıkayıp bırakıyorsun . Sen sadece yemek yapmak için gerekli şeyleri al. Meyve, sebze, yumurta, süt gibi şeyleri Çakırlar köyünden almanı öneririm. Pazarı çok ucuz oluyor. Ayrıca buzdolabı, ketıl ve rafları da kullanabilirsin. Tek dikkat etmen gereken organik çöpleri ayrı çöp kovasına atman. Bir de tabi mutfağı temiz kullanmalısın çünkü aynı zamanda bir sosyal ortam. Ekmek her sabah geliyor. Ücretini işletmeye veriyorsun tabi. Hatta Kezban’da eski tip sac-fırın bile var. Yakınlardaki alabalık tesisinden çok ucuza balık alıp, fırında pişirip yanına da rakı açabilirsin mesela dostum. Ya da kalabalıksanız mangal yapmanı da öneririm sevgili arkadaşım. Tabi grupta vegan veya vejeteryan yoksa. Gözleme bile yapabilirsin o fırında. Yok beni yemek işlerine bulaştırma diyorsan her iki mekanda da (Josito ve Kezban) güzel yemekler yapıyorlar. Şehirdeki herhangi bir restauranttan çok daha güzel hemde.

Bu yazı kampçılara yönelik yazılmıştır. Çünkü Geyikbayırı uluslararası bir kaya tırmanış cennetidir. Benim gibi kaya tırmanışıyla uğraşanlar zaten bilir. Çok soğuk ve yağışlı günler dışında bütün sene yüzlerce iyi tırmanışçı gelir buraya. Tahmini 5 kilometrekarelik alanda birçok sektör, onlarca güzel rota vardır.

Ayrıca her sene şubat ayında uluslararası high-line festivali olur. Dünyanın dört bir yanından gelmiş cambaz dostlar edinebilirsiniz.

Habitata asıl rengini veren bu insanlardır. Genel olarak dağ/doğa insanı ve gezgin kültürü hakimdir ortama. Yere çöp atamazsınız, izmarit cepte gezeceksinizdir. Her ne yiyor ya da içiyorsanız ikram etmezseniz ayıp size. Çünkü göreceksiniz ki hikayelerden sigaraya, şaraptan çekirdeğe kadar hayat paylaşılıyor orada. Elbette zorunda değilsiniz ama sahiden paylaştıkça çoğalıyor.

İrili ufaklı çok güzel mağaralar var. Girip müzik yapabilir, sevgilinizle karşınızdaki heybetli Geyiksivrisi Dağı’na karşılık öpüşebilir veya kurtlar gibi ulayıp sesinizin yankısını dinleyebilirsiniz. Merak etmeyin kimse sizi ayıplamaz, hatta büyük ihtimalle birileri karşılık verecektir. Ufak akarsuyun sesi eşliğinde bir öğle uykusuna dalabilir ya da fotoğraf makinanızı alıp deklanşöre asılabilirsiniz.

Sabahları erken kalkıp rahatlıkla yoga veya meditasyon yapabileceğiniz bir yer. Hiçbir şey yapmasanız, çıkınınızı alıp saatlerce yürüseniz bile yeter. Antalya’nın o müthiş güzel havası, ormanın kokusu, heybetli dağlar, yeşilin kırk tonu, ve güzel bir manzara eşliğinde çok keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Hiç olmazsa bir gün kafanızın güzel olmasını öneririm. Tabi çevreyi rahatsız etmemek şartıyla. Gerisi de sizin yaratıcılığınıza kalmış canlar.