Başarısızlık Hikayeleri – Bobby Fischer

0

9 mart 1943’te Şikago’da doğdu. Bu herif ne ayak, Şikago öyle yazılmaz köylü gibi cümleler kuruyorsunuz ama az sabredin. Asıl adı Robert James Fischer. Annesi Regina Wender Leh-Rus Yahudi idi. Ne alaka yavrum bize ne milletin inancından demeyin bi bildiğimiz var da anlatıyoruz. Annesi o sıralar Alman bilim insanı Hans-Gerhard Fischer ile evliydi. Babası Nobel ödüllü biyofizikçidir. Annesinin Almanya’ya gitmesiyle tanışırlar. Sonrasında Paris’te yaşarlar. Almanlar’ın işgalinden korkarak Amerika’ya gitmeye karar verirler, sene 1939. Tabi o zamanlar Bobby daha portakalda vitamin. Tam Amerikaya yerleşmek için oraya buraya başvururken Hans için erken final görünür. Hans’ı Alman diye almamışlar. İşte Amerikan emperyalizmi aileyi burada ayırıyor. Yani adamın adı da Hans, 2 km’den Alman olduğu belli. Neyse Regina ve kızı Amerika’ya doğru yola koyulurlar. Bobby hala portakalda vitamin, sene 1939.

Neyse Regina tek başına Amerikaya gelir. Onlardan daha önce Amerika’ya göçen arkadaşlarının yanına Şikago’ya gider. Aradan bikaç yıl geçer ve bir mart sabahı Bobby doğar. Çocuk tabi Hans’tan değil. Regina ile görüşmeyeli 4 yıl olmuş. Paul Nemenyi ile annesinin yaşadığı gizli aşkın meyvesi olarak dünyaya geldi. Aradan 2 yıl geçtikten sonra annesi Hans ile boşandı ve Brooklyn’e taşındılar. 6 yaşına geldiğinde satrançla tanıştı Bobby.

Bobby Fischer -1957
Bobby Fischer -1957

İşte hazırlık kısmını geçtik ve konuya gelebildik sonunda. 6 yaşında satranç oynamaya başlar ve “Yapmak istediğim tek şey satranç oynamak” gibi bi cümle kurar. Biz 6 yaşımızda gökyüzünde gördüğümüz uçaklara ABUA ABUA ABUA diye bağırıken millet neler yaşamış. 12 yaşına geldiğinde sadece yaşamlarını sürdürebilecek kadar büyüklükte bir dairede yaşıyorlardı. Annesi yeteneğini fark etti ve dayanamayıp gazetelere mektup göndermeye başladı. Bir satranç ustasıyla Bobby maç yapacak ve bu bir sergide meydana gelecekti. Elit sanat severler de sergide bunları da izleyecekti. Bu yazıyı kahveden gelip yazan ben için biraz garip bi durum ama böyle şeyler oluyor. Gazeteler kabul etmedi ama Amerika’nın en prestijli satranç kulübü başkanı teklifi kabul etti. Usta Max Pavey bir sergide Bobby ile maç yapacak ve gazeteler, sanat severler, satranç severler bunu izleyecekti. Maç günü geldi ve Bobby 15 dakikada satranç ustasını yendi. Herkes şok oldu. Bobby’yi kulübe üye yaptılar hemen ve satranç camiasıyla tanışmış oldu.

13 yaşında Amerika Gençler Şampiyonu oldu ve en genç şampiyon olarak Amerika tarihine geçti. Durmadı, 14 yaşında da Amerika Gençler Şampiyonu oldu. 1958 yılında henüz 15 yaşındayken satranç büyükustası oldu. Bu öyle basit bir şey değil arkiler. Satranç tarihinin en genç büyükustası oldu. Bu unvan belirli bir zümrenin taktiri sonucunda verilmekte. Yine annesinin çabalarıyla Rusya devlet başkanı Nikita Kruşçev’e mektup gönderdi. Çok geç de olsa cevap geldi. Bobby annesi ve ablasıyla birlikte Rusya’ya gitti. Orada genç satranç oyuncularıyla oynadı. Hepsini ipe dizdi resmen. Parlak oyunuyla kendine hayran bıraktı. Hatta bazı satranç duayenleri “geleceğin dünya şampiyonunu izliyorsunuz” demiştir Bobby için. Bobby’nin oyun tarzını karmaşık ve şeytani seviyede zekice olarak tasvir etmişlerdir.

Bobby'nin 50 kişiyle aynı anda maç yapması
Bobby’nin 50 kişiyle aynı anda maç yapması

Bobby satranç yetenekleri sayesinde birçok liseden burs aldı. 3 lise değiştirdi. Son olarak 16 yaşına geldi ve resmi olarak okulu bırakma hakkını kullanarak eğitim hayatını bitirdi. “Sizin okullarınızda başka bir şey öğrenmek istemiyorum’ dedi. 16 yaşında birine göre biraz ağır laflar ama Bobby’nin yüksek iq’su bunun bir ergen çığlığı olmadığını göstermiştir.

Geldik 1972 dünya şampiyonasına. Bobby, 1972 yılında İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te Sovyet Dünya Şampiyonu Boris Spassky’i 2-0 gerideyken 12.5-8.5 yenerek Dünya Şampiyonu olmuş ve Sovyetlerin bu alandaki hakimiyetine son vermiştir. Soğuk savaş nedeniyle bu maç dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Amerikan emperyalizmi ilk ve son kez Dünya Satranç Şampiyonu çıkarmıştır. 1975 yılında Anatoly Karpov ile unvan maçı yapması beklenen Bobby, Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE’ye maçın oynanabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesini istemiş, aksi halde maça çıkmayacağını söylemiştir. Bobby’i reddeden FIDE, unvan maçı yapılmadığı halde Karpov’u yeni Dünya Şampiyonu ilan etmiştir. Bu olaydan sonra Bobby kayıplara karışmış, yaklaşık 20 yıl ortalarda görünmemiştir. Bu durum ona esrarengiz bir hava vermiş, satranç tarihinin en gizemli şampiyonu olarak görülmüştür.

1972_Bobby_Fischer
1972 Bobby Fischer

Bobby dünyaya açıldıktan sonra anti-amerikancı ve anti-semitist biri olup çıkmıştır. Amerika’dan ve Yahudi lobilerinden nefret eder biri haline gelmiştir. BM’nin, Yugoslavya’ya uyguladığı ambargoyu delerek 1992 yılında gizlice girip bir satranç şampiyonasına katılan Bobby, o tarihten bu yana “kanun kaçağı” olarak yaşamıştır. Bobby, o yıl Amerikan hükümetinin karşılaşma yapmama taleplerine meydan okumuş, hatta hükümetin kendisine gönderdiği resmi yazıya tükürerek cevap vermiş ve sonuçta eski rakibi Spassky ile Karadağ’ın açığında bulunan bir adada satranç karşılaşması yapmış, Spassky’yi 20 yıl sonra, 10-5 yenerek tam 3.35 milyon dolar para ödülü kazanmıştı. Ambargoyu mu delmesi mi yoksa resmi yazıya mı tükürmesi bilinmez ama Amerikayı karşısına almıştır.

Bobby 12 yıl boyunca kaçak hayatı sürmüştür. 12 yıl boyunca saklanmak kolay bişey değil ancak Bobby’nin zengin ve nüfuslu kişilerden olan çevresi onu saklamış ve kollamıştır. 12 yıl sonunda Japonya’da geçersiz Amerika pasaportuyla yakalanmıştır. Amerika Büyükelçiliği Bobby’nin pasaportunu ona haber vereksizin iptal ettiğinden bu olay gerçekleşmiştir. 9 ay boyunca gözaltında tutulmuştur. 9 ay sonunda İzlanda vatandaşlığına geçmiş ve esaretten kurtulmuştur. Bana kalırsa 12 yıllık esaret dünya şampiyonluğunu elinden aldığı rakibiyle 20 yıl sonra tekrar karşılaşıp tekrar yenmek için değer.

Bobby’nin 11 Eylül saldırıları sonrasında Amerika’yı ve Yahudileri eleştirel konuşmaları da büyük tepki çekmiştir. Bunun resmi bir suç içerisinde olduğu söylenemez ancak düşman edinmek açısından büyük sözlerdir. Filipinlerde 11 Eylül saldırılarını radyoda bu şekilde değerlendirmiştir; “Ne kadar güzel haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar; ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi iş tersine tepiyor… Amerika yeryüzünden silinmeli.” 17 Ocak 2008’de İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te hayatını kaybetmiştir. Kendisini buradan tebrik ediyor ve onurlu yaşamını saygıyla sizlere aktarıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız