Pastel renginde bir ‘Wes Anderson Masalı’. Pastel rengi seçimi Pembe. Muhteşem görsellik, simetrik kadrajlar, mükemmel kadro, absürd-dram-komedi tarzında bir film.
Yönetmen Wes Anderson’un; Stefan Zweig’ın yazdığı hikayeyi ilham alarak beyazperdeye uyarladığı bir masal. Oyuncu kadrosu cidden harika. Ralph Fiennes(M.Gustave),Tony Revolori([Genç]Zero Mustafa), F.Murray Abraham([yaşlı]Zero Mustafa), Mathieu Amalric(Serge X), Adrien Brody(Dimitri), Williem Dafoe(Jopling), Jude Law(Genç Yazar), Bill Murray(M.İvan), Edward Norton(Henckels), Saoirse Ronan(Agatha), Tilda Swinton (Madame D.).
Bu kadroda tabi ki harika bir film çıkar. Kadrosuyla ilgili okuduğum en güzel yorum: Real Madrid’in Beckham’lı, Zidane’lı, Figo’lu kadrosuyla boy ölçüşebilecek film.
Film; bir yazarın kitabının yazılış hikayesiyle başlıyor. Geçmişi ve şimdisini öğrendiğimiz Büyük Budapeşte Oteli’nin sahibi, çalışanları ve müşterilerinin hikayesi. Zubrawka Cumhuriyetinde; 1. ve 2. Dünya Savaşı arasında kalan yıllarda Gustave H’nin ve Belboy’u Zero Mustafa’nın maceralarıdır. Bütün karakterler karikatür tarzında. Bu insan kalabalığında Alexandre Despalt’ın müzikleri eşliğinde dost-düşman koşuşturması başlar. Hikayeden çok film estetiğiyle etkiliyor.İnsanların yürüyüşleri, renkleri, diyalogları, her şey karmaşık şekilde düzen içinde akıcı. Filmin genel yapısını benzetme yaparsam; Bir sanat galerisinde resimler; tek tek incelenerek gezilir. Ve resimler arasında her açıdan güçlü bir bağ vardır. Birbirlerini tamamlar.
Her biri tablo güzelliğinde sahneler,diyaloglar var filmde. Filmin ,en hoşuma giden yanı okunan hiçbir şiirin bitirilememesi ve de filmin alt metninde barbar,kötü insanlar renksiz ve siyah;iyi ve umut saçanlar insanlar rengarenk gösterilmiş.
Saoirse Ronan(Agatha)’nın oyunculuğu zaten beğeniyordum. Bu filme yan karakter olmasına rağmen Agatha rolünü çok sıcak ve içten oynamış.
Tony Revolori(Zero Mustafa), 96’lı bu genç harikalar yaratmış. Geleceği çok parlak.Filmde yardımcı oyunculuğun hakkını sonuna kadar vermiş. Zero Mustafa’nın Keskin bir iş çözme ve yaratma zekası var. Gustave H. İle aralarında oluşan Baba-Oğul ilişkisi aile sıcaklığı tadında.
Ralph Fiennes (M.Gustave)’nın oyuculuğu ayrı bir renk olmuş. M.Gustave; dakik,titiz, şiirsever (ama bitiremez), kimi zaman sert, müşterilerle-özellikle yaşlı, dul,zengin ve sarışın kadınlarla-şahsi sıkıntılarıyla yakından ilgilenen ve çözen bir karakter. Ayrıca çıkarcı, cingöz biridir.
Wes Anderson’nun renk paleti,sahne geçişleri,müzik seçimleri(sahnenin içindeki atmosfere uyumu) harika olmuş.Kostümlerde çok uğraşıldığı gözüküyor.Capcanlı renkler hakim.Bu konuda Oscar’ı alacağını düşünüyorum.
Mekanlar tek tip tasarlanmış. Çok hoşuma gitti mekanların bu tarzı.Mekanlar arasındaki sahne geçişi de ayrı bir yönetmen ustalığı.
Wes Anderson Simetrisi
Wes Anderson Kuş Bakışı Sahneleri
Soldaki Wes Anderson, Sağdaki Jude Law
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Özgün Senaryo, En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı, En İyi Özgün Müzik, En İyi Yapım Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı dallarında 9 dalda Oscar Adayı.