Filmin afişini gördüğümde; arkadaşlara “İşte bu, gidip biraz gülüp eğlenelim” dedim. Afişte yazan hiçbir ismin, arkadaşları sürüklerken salona, beni mahcup etmeyeceğinden emindim. Lakin öylemi oldu, Hayır. Kardeşim sanat filmine gidelim deyince, yok efendim sıkılırız, uyuruz, bilmem ne. Komedi filmine gidince, beğenmedim, gülmedim, mırın kırınlar. ‘Ne sevmeye ne öpmeye’ (editörü sansürleyen editör vakası) gelen bir sinema seyircisi mi oluşuyor acaba diye düşünürken, Türk sinema seyircisinin toplumsal dejenere oluşundan belki sonra bahsetmek üzere bu konuyu bir kenara bırakarak, uzatmayacağım, -bence de olmamış, -yememiş hacı.  İmdb Puanu şimdilik 4.7 olan filmin oyuncu kadrosunda Erdem Yener, Ayhan Taş, Elif Nur Kerkük, İlker Aksum, Emin Olcay, Deniz Oral ve birçok kaliteli isim yer alıyor. -Eeee, nerde yanlış var peki? -Gayet sağlam oyuncular hepsi. -Geleceğim efenim geleceğim. -Emin olun biraz da pof poflayarak anlatacağım.

Film Tokat tarihi çarşısında geçiyor. Filmin konusu Kemal Sunal’ın İnatçı filmini andırmakla birlikte, bu benzerlik aradan yıllar geçmesine karşın şekil değiştirmiş bir şekilde lakin aynı sosyolojik sorunların uzantısı olarak hortluyor. Nihayetinde huylu huyundan vazgeçmediği gibi, direnen direnişten, zorba zorbalıktan vazgeçmiyor ve tüm bunlar olurken değişen yalnızca üzerimizden akıp giden zaman ve zamanın getirdikleri-götürdükleri.  Bir para babası geliyor. Tarihi Çarşıyı Yıkıp yerine AVM dikmek istiyor. Boyun eğenler olduğu gibi Hamam sahibi Tellak Kahraman ekmek kapısından vazgeçmeyen ve direnen biri olarak filmde dimdik yerini alıyor ve direnişe ön ayak oluyor.

Emin Olcay-Dede
Emin Olcay-Dede

Emin Olcay’ın, Kurtlar Vadisinde yıllarca Ömer Baba’yı oynadıktan sonra, 70’inden sonra kadın kadın diye tutturan bir dedeyi oynaması  çok büyük bir imaj değişimidir. İmaj meselesini halkın içinden gelmiş Hakan Hepcan daha iyi bilir. Dede karakteri filmi sırtlamak için bir omuz atmış. Dede’ye sahip çıkalım..

Filmde, boş bulunan yahut boş ve işe yaramaz (sermayeye yaramayan) görülen her araziye, tarihe, hatıraya, yaşantıya hacmi geniş; içi soğuk ve ilizyon dolu AVM’lerin inşa edilmesine ve değere dair her şeyin harap edilmesine de değinilmiş. Lakin buna rağmen senaryoda, gerçeklik, güldürü ve kurgunun etkileyici bir uyumundan ziyade süre doldurma adına uzayan, seyirci için angarya bir set işçiliğini üstlenmekten farksız ve yoran sahnelerle izleyiciye yine film yapım masraflarını ödetmiş bulunmaktadır yapımcılar. Özetlersek filmin güzel bir hamuru var ama ekmek olmamış. Satışa hazır değil. Bu hataya nasıl düşüldü bilemiyorum. Sanki senaryo 2. kez kontrol edilmeden elden çıkarılmış gibi. Ne kadar eğlenceli sahneler olsa ve oyuncular da Türkiye’nin en iyi komedyenlerinden olsa da filmin eksileri çok fazla.

Not: Direnmek, direniş, efendime söyleyeyim sosyoloji, sermaye vs. dediğime bakmayın siz öyle politik bir durumu yok filmin. Ucuz bir komedi, senaryo yürümemiş, birileri üç kuruş kazanacağım kafasıyla piyasaya sallamış filmi, tümüyle sinemayı yoran diğer birçok filmden biri olmuş. Oyuncuların hatırına izlenir yapımcıların adına sövülür bir film. Buyurunuz siz izleyip siz karar veriniz, tecrübe hayatla eş değer düşmese de her zaman, bir musibet bin nasihatten iyidir.

Fragman

 

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız