Dersim; Yutkunamadığımız Bir Acı

0

Dersim; anması, yazması, yutkunması zor bir acı.

O zamanlar eskiden sıyrılmaya çalışan genç bir devletti Türkiye Cumhuriyeti. Dersim ise ayaklanma ve isyanların hiçbir zaman tam olarak dinmediği, ara ara nükseden  ve her defasında askeri harekatla bastırılan isyanların yeriydi. Zazaların, Kürtlerin, Alevi Dedeleri ve erenlerin; aşiretlerin, ağaların yeriydi. Ne Osmanlı’nın ne yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin mezhepdaşı değildi Dersim.  Devlete tabi idi, ama devletle aynı hamurdan değildi.  Devletle  aynı hamurdan öyle bir değildi ki, 1915’te yerinden yurdundan edilen Ermeniler’i devlete teslim etmemişti. Birçoğunu evlerinde saklamış, birçoğunun da gidecekleri yere güvenle ulaşması için çabalamıştı. Devletle aynı hamurdan öyle bir değildi ki 1914-1918 Rus işgaline karşı savaşmak için devletle anlaşma yapmıştı. Dersim aşiretleri önde gelenlerinden Seyit Rıza’nın silah ve para yardımı karşılığında  savunma savaşına başlamasıyla  Ruslar’ın Dersim’den ileri geçmesi engellenmiş, Erzurum ve Erzincan Rus işgalinden kurtarılmıştı. İşgal sırasında Seyit Rıza ve Dersim aşiretlerinin yiğitlikleri ödüllendirilmiş, Seyit Rıza il idaresi üyeliğine  getirilmişti. Devam eden süreçte ise Dersim’in uysallaştırılması, Türkleştirilmesi için çalışılacaktı. Bunun için  1920 sonrası Dersimlileri’i; Zazalar’ı, aşiretlerin birbiriyle olan ilişkilerini, hangi aşiretin hangi dili (Zazaca, Türkçe) konuştuğunu,  Dersimlilerin gelenek ve göreneklerini, aşiretlerin coğrafi sınırları ve nüfuzlarını daha iyi tanımak için raporlar hazırlanmaya başlandı. Raporların ortak dili ise Dersim’in “cumhuriyet için bir çıban” olduğuydu.

Hazırlanan raporlar dikkate alınarak Dersim’de Türkleştirme çalışmaları başlatıldı. 1936’da yılların Dersim’i Tunceli adıyla ilan edildi. Umumi Müfettişlikler kuruldu ve müfettişliklerin başındakilere düzeni ve güvenliği sağlamak açısından gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri ve aileleri, il sınırları içinde bir yerden bir başka yere göndermeye ve il sınırları içinde oturmalarını yasaklama yetkisi verildi. Sürme yetkisi, göç ettirme, göçe tabi tutma yetkisi, tehcir yetkisi. “Dönemin gerektirdiği şartlar” doğrultusunda verilen bir benzer karar vardı; tanıdık geldi mi?

Değil mi ki dönemin hazırlanan raporlarına göre  “Dersim cumhuriyet için bir çıbandı.” ; gereği yapılacaktı.

Yıl 1937 iken çıkan yeni ayaklanmaya ve baskınlara verilecek cevap bu kez kesin ve ağır olacaktı. Ve yine  bir “dönemin gerektirdiği şartlar” gereği çok kan akacaktı.

4 Mayıs 1937 günü Bakanlar Kurulu’ndan çıkan “Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kamilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.”  kararı ile Dersim Harekatı başladı. Bu kararlı harekat karadan devam ettiği sırada havadan da desteklenmesi kararlaştırıldı. Böylece çağdaş Türk kadınının simgesi, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen de harekata dahil oldu.

seyit rıza

İlk harekat sonrası barış görüşmeleri için Erzincan’a çağrılan  Seyit Rıza burada tutuklandı. “Evladı Kerbalayıh.  Bı hatayıh.  Ayıptır, zulümdür, cinayettir” dediği  havada kaldı.   Son sözleri soruldu “Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz” dedi. Yaşı geçkindi, bu yüzden yaşı küçültüldü ve 5 aşiret ileri geleni ve 1 oğluyla birlikte idam edildi.

İlk harekattan sonra iki harekat daha  ve bir de temizleme harekatı yapıldı. Temizleme harekatı. Temizlik…Zehirli gazlar kullanıldı. Kimi kaynaklara göre 13 bin, kimi kaynaklara göre 40 bin; kaç bin olursa olsun hesabının verilmesi çok zor olan sayılarda sivil öldürüldü. 2248 hane, 11.818 kişi başka yerlere sürgün edildi. Günlerce kızıl aktı nehirler temizlikten sonra.

s.gökçen

Sabiha Gökçen

Evlat edinilen kızdı Sabiha. Cumhuriyet kadınının simgesi ve gururu. Dünyanın ilk kadın savaş pilotuydu.
İlk kadın savaş pilotu.
Kadın savaş pilotu.
Kadın ve savaş.
Kadındı, pilottu ve savaşmayı seçmişti. Harekatta gösterdiği başarılar için madalyalarla ödüllendirildi. “Canlı ne görürseniz ateş edin! emrini almıştık. Asilerin gıdası olan keçileri dahi ateşe tutuyorduk” diye anlattığı harekattaki başarıları için.

Sabiha Gökçen ki…

1913 yılında Bursa’da doğdu. Anne babasını çocuk yaşta kaybedince abisi tarafından büyütüldü. Bursa ziyareti sırasında Sabiha’nın yaşadığı evin yakınındaki Hünkar Köşkü’nde konaklayan Atatürk’e ulaşıp okumak istediğini söylediğinde ve Atatürk tarafından abisinin izniyle evlat edinilip Ankara’ya götürüldüğünde 12 yaşındaydı. İlk kez uçtuğunda 33 yaşındaydı. Dersim’de havadan can alırken 34. Bu anlatılan hikayesiydi. Bir de Hrant Dink’i ölüme götüren süreci başlatan bir hikayesi var Sabiha’nın. Sabiha aslında “afedersiniz Ermeni” idi. Ermenistan’da yaşayan Antep asıllı bir kadın Sabiha’nın akrabası olduğunu söyleyip çıkmıştı ortaya. Yakın arkadaşlarından biri olan bir tarihçi de Sabiha’nın Ermeni olduğunu ve akrabalarıyla da görüştüğünü ama bilinsin istemediğini söylemişti sonra. TSK’nın o aydın Türk kadını hakkında Agos’ta yayınlanan bu habere  karşı içinde on yedi kez Türk geçen bir bildiri yayınlaması ile Hrant Dink… Biliyorsunuz işte, öldürüldü sonra.

Sabiha Gökçen gerçekten Hatun Sebilciyan mıydı bilinmez ama eğer öyle idiyse, katlinin nedeni biraz da 1915 Ermenileri’ni savunmaları olan Dersim’in ölümüne neden oluşu kul kurar kader gülermiş değildir de nedir?

Dersim’in Kayıp Kızları

Dersim Harekatı’ndan sonra çok sayıda kız çocuğu ailelerinden alındı. Çoğu zaten anne babasız kalmıştı. Yatılı okullara verildiler, bazıları da subaylara veya bürokratlara evlatlık olarak teslim edildi. Onlar Dersim’in Kayıp Kızları’dı. “Ağacın kovuğundan çıkmadın ya illa bir akraban vardır” denir kimsem yok diyene. Dersim’in Kayıp Kızları’nın kimsesi kalmadı. Vardıkları yerde çocukluklarının bölük hayalleri, ailelerinin keskin özlemleri ve yaşadıklarının daima sıcak acılarıyla yaşadılar.

02iki_tutam_d

 

2010 yılında Nezahat Gündoğan yönetmenliğinde İki Tutam Saç: Dersim’in Kayıp Kızları belgeseli çekildi. Hareketlar sırasında ailelerin yanından alınıp başka yerlere verilen ve bugün 80’li yaşlarına gelen bu iki kayıp kız Dersim’i anlatıyor.

 

Ax halo halo
Hale ma yamano Dersim.

Halimiz yamandır Dersim, bugün hala yüzleşmediğimiz onca şeydendir ki halimiz yamandır.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız