Dostlar Beni Hatırlasın

0
Dostlar Beni Hatırlasın

Şarkışlalı Şatıroğulları’ndan gariban rençper Karaca Ahmet’in oğluydu Veysel. 1894’te anasının koyun sağmaya giderken göbek bağını kendi keserek doğurduğu, gözleri lal, gönlü dilbaz Veysel. Önce iki ablasını sonra iki gözünü çiçek beyine vermiş Veysel. Gah ağlayıp gahi gülen, şaşan işbu hale Veysel.

Bir gece, dünyayı gözleriyle gördüğü son gece komşuya göndermiş anası. Gelirken çamura düşmüş. O düşmek ki 7 yıldan sonra gördüğü son şey kanayan eli olmuş Veysel’in. Meğer hanelerine kendinden önce iki ablası için uğrayan çiçek hastalığıymış düşmesine sebep. Uyandığında sol gözünde bir çiçek beyi çıkmış, öteki de yekdiğerinin acısından kararmış. Al kanının rengi Veysel’in gördüğü son renk olmuş. Babası görmez olan oğluna oyalansın diye bir saz vermiş. Görmez oğul, görenlerin göründüğüne de göremediğine de tercüman olmuş.

Yıllar geçip Veysel büyürken 1.Dünya Savaşı başlamış. Savaş can isteyip, canlarını vermeye giderken Şarkışla gençleri, Veysel gidememiş. Bir hal eylemeli diye düşününce ana babası evermeli artık bu oğlanı demişler. Komşunun güzel kızı Esma ile evlendirdikten sonra da göçüp gitmişler. Esma Kadın’ı sevmiş Veysel. Göremediği güzelliğini kıskanmış gören gözlerden 8 yıl boyunca. Esma Kadın yılmış zaten sevmediği Veysel’in kör kıskançlığından. Kapılarına hizmetçi duran komşuları Hüseyin ile anlaşmış. 6 aylık bebeği geride -ki hep 6 aylık kalmış- Hüseyin ile kaçmış. Kaçmak ki hem de koşarak. Koşmak ki yorulup nehir kenarında soluklanana kadar. Ayaklarını suya sokmak için çarıklarını çıkarınca Esma Kadın, çarığının ucuna ilişik, ayağını vuran şeyi görmüş. Meğer Veysel sevdiği Esma Kadın’ın, kendini sevmeyen Esma Kadın’ın, kendini Hüseyin ile aldatan Esma Kadın’ın kaçacağını bilmiş de rüsva olmasın yokluktan diye çarığına bir tomar para sıkıştırmış. Yıllar sonra böyle anlatmıştı Esma Kadın. Veysel’in oğluysa “babamın hiçbir zaman tomar parası olmadıydı. Zaten niye böyle bir şey yapsın kaçan kadın için” diye yalanlamıştı hikayeyi. Yapmış mıdır bunu gerçekten bilinmez, ama yapsa yapsa Veysel yapabilirdi bunu ancak.

Bundan sonra diğer aşıklar gibi gezmeye başlamış Veysel. Yollara düşmüş aşık dostlarıyla. Torununun anlattığı üzere köyüne geleceğini bir hafta evvelden “Derviş Veysel’in derdine derman sen olacaksın. Onu koru kolla. Senin kaderin odur.” diyen bir rüyada gören Gülizar Ana ile kesişmiş yolları. Gülizar ki Veysel’in çocuklarının, şiirlerinin, dertlerinin anası; son nefesini görecek karısı. Gülizar ki hali vakti yerinde, güzel de. Ünlü bile değilken garip Veysel’i sevdi. Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti. Sevgi Gülizar’dı bundan gayrı. Esma’nın bulandırdığı su Gülizar’ın avuçlarında duruldu.

Dostlar Beni Hatırlasın

 

Yıl 1931, Veysel’in yaşı 37 iken Ahmet Kutsi Tecer Sivas Maarif Müdürü olarak Halk Şairlerini Koruma Derneği’ni kurmuş, dernek bir Halk Şiirleri Şenliği düzenlemeye karar vermiş. Israrla şenliğe katılmayı kabul ettirmişler Veysel’e. Bu sayede Ahmet Kutsi Tecer’in haberi olmuş garip aşıktan. 1933 yılında cumhuriyetin 10.yılı münasebetiyle Tecer’in direktifi üzerine cumhuriyet ve Atatürk için şiirler yazmış halk şairleri. Veysel’in şiiri de onca beğenilmiş ve şiiri Ankara’ya göndermek istemişler. “Ben giderim Ata’ya” demiş Veysel. Üç ay yol gitmiş Aşık, yoldaşı İbrahim ile. Yayan gittikleri yoldan sonra 45 gün misafir edilmiş Ankara’da ama çıkamamış Ata’nın huzuruna. Gülizar Ana der ki “Ata’ya gidemediğine bir, askere gidemediğine iki yanar ki o kadar olur.” Atatürk’e okuyamadığı şiiri gazetelerde üç gün yayımlanmış. Karacaoğlan, Dertli, Emrah nam ozanların şiirlerini okuyorken artık Veysel kendi şiirlerini okuyarak Türkiye’yi gezen ünlü Aşık Veysel olmuş.

Köy Enstitüleri’nde saz dersleri vermiş -ki ne şanslıdır toprağın çocukları- Ahmet Kutsi Tecer aracılığıyla. 1965 yılında TBMM’nin özel kanunuyla 500 lira maaş bağlanmış.

1973’ün 21 Mart’ında yürüdüğü uzun ince yolun sonuna varmış.

“Güzelliğin on par’etmez, bu bendeki aşk olmasa” dediğini

“Dert çekmeyen dert kıymetin bilmez, derdim bana derman imiş bilmedim”

“Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık yarim kara topraktır”

“Merhabasın dosttan gelen selamsın, duyarak anarım sen varsın orda”

“Dünyada tükenmez murad var imiş, ne alanı gördüm ne murad gördüm” dediğini duydu dostları. Kendi gitti adı kaldı. Dostlar Veysel’i hatırlasın.

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız