GERÇEK BİR HİKAYE

0

Gününüz bok gibi mi geçiyor? Hatta bütün ay, bütün yıl bu rezil hayat yakanıza yapışmış gibi nereye gitseniz, ne yapsanız peşinizi bırakmıyor mu? Yalnız mı yaşıyorsunuz? Bütün gün para kazanmak için götünüzden ter damlıyor, üstüne eve geldiğinizde penceresi sigara deliğine dönüşmüş odanızın artık umursamadığınız leş kokusunu soluya soluya direk zıbarıp yatıyor musunuz? Bazı günler uyandığınız kâbustan sonra yatağın kenarına iliştirdiğiniz bir dal sigarayı hiç yaşamamış, varolmamış gibi içinize çekiyor ardından öksürüğe boğulup hangi mevhumun acınızı dindirdiğini hangisinin yaranızı azdırdığını düşünemeyecek kadar sırtınızdaki yükün ağırlığıyla gömülüyor musunuz aylardır bir kere bile yıkanmamış çarşafların içine bir ceset gibi?

Sabah uyandığınızda bütün gün sürecek angaryaya sizi hazırlayan bir gassal, sidik kokan fırçasıyla gövdenizi mi kazıyor? Biraz ölü çiçekler sürünüp aynanın karşısında tanımadığınız birini süslenirken mi izliyorsunuz? O siz değilsiniz… O da ne? Sizi, size hatırlatacak bir şey var. Sırtınızda.  Sırtınızı kaşındıran bir şey… Hemen şuranızda… Biraz aşağı… Evet evet tam orada… Neymiş o? Gassalın kıçınızdan çıkardığı kurumuş bok parçası. Yapışıp kalmış öylece, belki vedaları sevmiyordur ve söküp alırken derinizden ayrılışı, adını koyamadığınız duygulara götürüyor sizi. Orada kalabilirsiniz, o tüm isimsiz hislerin ardında cisimsiz bir hayat sürersiniz, fena mı olur? Saçmalık… Bunları düşünecek vaktiniz yok. Ve her gün aynı saatte bir an önce görevlerinizi yerine getirebilme lütfuna ulaştırmaya yarayan o aptal tekerlekli metal yığını sizi çöp konteynırınızdan tepe taklak edip diğerlerinin yanına haşır huşur dökmek için yine kapınızın önünde, kafanızın içinde mi belirdi? Lobotomiyi düşünüyorsunuz tam da o an. Ağzı tıka basa dolu söylenişi hoşunuza gidiyor. Ama gülümsemek fena halde yorucu ve sorumluluk isteyen bir iş, o yüzden yol boyunca kafanızı aracın camına yaslayıp yalnızca içinizden tekrarlamakla yetiniyorsunuz. Lobotomi… Lobotomi… Lobotomi… Lobotomi… Sahi neydi bu lobotomi, hiçbir şey çağrıştırmıyordu.

Kentsel dönüşüm mü? O da nerden çıktı? Şimdi konuyla ne ilgisi var? Gerçi herhangi bir konu yoktu sanırım? Var mıydı? Kuşlar nasıl uçuyor acaba, kanatlarında bir hikmet mi var ki? Tamam da kentsel dönüşüm ne ki? Kentsel düşünüm olsa anlarım, diyorsunuz siz de sanı…

En son tam olarak ne anlattığımı hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım evden çıkıp işe gitmek için şirket servisine bindiğim. Anlattıklarına göre bir inşaatın yakınlarından geçerken kontrolden çıkan bir vincin demir çubukları inşaatın tepesinden servisin üzerine düşmüş. Çok şanslıymışım, ölebilirmişim. Doktor öyle dedi. Kafatasına, dedi…  Saplanmış… Bir haftaya taburcu olurmuşum ama. Yine de kafama takılan bir şey var. Tam anımsayamıyorum. Sanırım çarpmanın etkisiyle. Doktor öyle dedi.  Saplanmış… Kafama… Takılan bir şey var. Karnımı acıktırıyor aklıma düşünce. Etli bir yemekle ilgili bir şey olabilir. Lobotomi… Lobotomi… Lobotomi…

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız