DEVIL

0

Heavy metal, hard rock denildiğinde hepimizin aklına gelen isimler az çok bellidir.
“Judas” der biri, diğeri “Black Sabbath”, “Deep Purple” ya da 80’li yıllarda ortalığı kasıp kavuran, şahsen beni de köz haline getirmiş glam sleaze gruplarıdır. Anavatanı olarak İngiltere ve Amerika’yı gösterebileceğimiz duygu yüklü, kimi zaman nefret, kimi zaman o meşhur sloganı ile seks ve uyuşturucunun cennetinden söze başlayıp kitleleri ayaklandıran, sokaklara taşıran bu müzik kültürünün tabii ki bir de Türkiye ayağı mevcut.

Biraz daha uysal, biraz daha naif diye tabir edebileceğim bir düzlemde seyretse de, aslında İngiliz ve Amerikalı öncülerden hiçbir eksiğe sahip olmayan yerli üstatlarımız harika işler ortaya serdiler bu güne kadar. En azından benim için -Deli Kasap’ların deyimi ile Sleazy Alvian- bu böyledir. Çok uzun bir zaman olmasa da bir süredir de bu büyük üstatlar ve tabii ki bu günlere gelmemizde büyük rol sahibi olan geçmişin ve günümüzün dinleyici kitlesi ile yakın sayılabilecek bir sohbete sahip oluşumdan ötürü az çok piştim diye düşünüyorum. Ve madem böylesi nadide bir geçmişe dair az çok biliyorum bir şeyler, oturup yazayım da bir ise yarasın diyerekten bu yazıya başlama gereği duydum. Bakalım nasıl olacak?

Bilindiği üzere, 1960’lı yılların sonuna geldiğimizde tüm dünyanın müzik piyasasını ele geçirmekte olan bir tarz İngiltere ve Amerika’dan yeryüzüne yayılırken tabii ki bizim nadide ülkemiz buna ilgisiz kalmamıştı. Erkin Koray’lar, Barıs Manço’lar, Kurtalan Ekspres ve tabii ki bilinmek adına çok büyük kitlelere ulaşamayan isimler ile rock kültürü ülkemizde gelişmeye başlamıştı.
Avrupa ülkelerini ve Amerika’yı kasıp kavuran hard rock’ın ülkemize yansıması 1970’li yılların başında Egzotik Band, Ra, Kurtalan Ekspres, Cem Karaca; 70’lerin sonlarına doğru Mavi Sakal, Whisky, Kramp, Ünlü ve Egzotik Band’in dağılmasından sonra grup üyelerinden Oluşan Devil Grubu ile iyice şekillenmeye başlamıştı.

Sayıca çok çok fazla olmasa da dönemin imkanları içerisinde yerli ve yabancı müzik gruplarını takip etmekte olan değerli büyüklerimizin de yardımını es geçmemek gerekiyor.

 

2061-devil-turk-rock-ve-metal-tarihinin-olusumuna-2

Neresinden başlasak da anlatsak bilemiyorum şu an. Öncelikle muhteşem bir geri dönüş haberi ile başlasak fena olmaz sanırım.

Devil grubu… Evet, yanlış duymadınız. Devil grubu yeniden toplandı ve çalışmalar son hız sürüyor. “Devil kimdir” gibi bir soruyu duymasam da Devil ile başlasak iyi olacak gibi. Devil grubu, Sebahattin Tasdöğen (Vokal, Kurucu), Nizamettin Tasdöğen (Bass Gitar), Ercan Birol (Vokal, Gitar), Gazanfer ‘Gasko’ Vatansever (Davul), Nejat Tekdal (Klavyeli Çalgılar), Tuncer Tasdöğen (Vokal)’den oluşmaktaydı.

 

2061-devil-turk-rock-ve-metal-tarihinin-olusumuna-1
(1980’li yıllarda İstanbul sokaklarını süslemiş olan meşhur Devil afişi)

Egzotik Band’ın hemen ardından kurulan bu grup, 1977 yılında kurulmuş olsa da 1980 yılını kuruluş tarihi olarak kabul etmiştir.
Grubun kurucu üyesi Sebahattin Tasdöğen Devil’den bahsederken söyle diyor: “Sahnede, şeytanın yer yüzünde yaptığı marifetleri (kötülükleri) canlandırıyoruz.
Gezegenlerin, dünyamızın, insanların oluşumu da bunun bir parçasını teşkil ediyor. Sonuçta çoğalan insanların zamanla şeytanla tanışıp birbirlerine kötülük yapmaları ve tabii sahnede bizim de şeytanla ve kötülükleriyle olan savaşımız konu ediliyor.”
1987 yılının başında Devil, Türkiye’de en fazla rock konseri veren grup olmuştu. Kuruldukları yıl hemen başladılar konser vermeye ve tam 60 konser verdiler ilk altı yıl içerisinde.
Bu konserlerin bazıları -ki aslında hepsi çok büyük öneme sahip- oldukça önemli konserlerdi. Yalova’daki ilk rock konserini düzenleyen Devil grubu, bu konserin gelirini kimsesiz çocuklara bırakmıştır. Yine ülkemizde o yıllarda konser mekanı sıkıntısı çekildiğinden sinema salonları ve kültür merkezlerinde düzenlenen onlarca konser var. Hele bir 1984 yılı FİTAŞ Sineması konseri var ki, sanırım o günlerde basını bir hayli meşgul etmişti. Bir de bu konserlerin değişmez izleyici kitleleri, Bakırköy ve Avcılar Tayfası… Şehir dışındaki konserlere otobüs kaldırarak iştirak eden bu değerli ağabeylerimiz bizlere çok güzel anılar aktarıyorlar.

Bütün bu güzel şeylerin yanı sıra bir de bu işin zorlukları var. Polislerin, ülkücü grupların bastığı konserlerden tutun da konser afişi asarken “terör örgütü üyesi” diye göz altına alınan grup üyelerine kadar bir çok olay var. Dur bunu es geçmeyeceğim anlatmak gerekiyor. Bir konser için afiş asmakta olan Devil üyeleri dönemin azizliğine uğrayarak “Dev-il terör örgütü”nün (Dev-Genç ile bir isim benzerliğinden yola çıkılmış burada) üyeleri olarak göz altına alınıyorlar. Karakolda geçen saatlerin ardından eski konserlerin biletleri, afişleri getirilerek durum düzeltiliyor. Oldukça acı bir durum tabii ki…
Bir de Eurovision girişimi var. Şarkı yazılıp gönderilmiş fakat TRT’nin elemesinden geçmemişti.

Devil’den bahsederken es geçmeyeceğim bir diğer şey ise; bütün bu konser ve çalışmaların tamamen grup üyeleri tarafından yapılıyor olmasıdır. Ne bir organizatör ne de bir aranjör ile çalışmamışlardır. Albümlerden, konserlere kadar her şey ama her şey grup üyelerinin emeği sonucu ortaya çıkmıştır. TRT’de uzun yıllar yapılan “Beyaz Güvercin Şarkı Yarışması”na da katılan grup TRT ekranlarında boy gösteren ilk yerli heavy metal gruplarından biri olmuştur. Son konserlerini 1997 yılında veren Devil grubu, 2003 yılının 28 Ocak’ında Ercan Birol’un aramızdan ayrılışı ile müzik yaşantısını sonlandırmıştı. Fakat yazının üst kısımlarında belirttiğim gibi yakında yeniden sahnelere dönecekler.

Anlatmakla bitmeyen Devil grubunu da böylece özetlemişken 80’li yılların zorluklarını özetlemek bile çok zor. Bu kültüre yabancı kişilerin bakışları, konserlerde olay çıkarmaları, kolluk kuvvetlerinin aynı şekilde yaklaşımlarına ek olarak teknik ve maddi sıkıntılar, yetersizlikler, imkansızlıklar v.b. bir sürü sorun… Peki tüm bunlara rağmen yılmadan, usanmadan, sıkılmadan bu günlere kadar bu iş nasıl devam etti. Bunun kaynağını şu an ne yazık ki bir türlü göremediğim o eşsiz ruha bağlıyorum kendi adıma. Zira kolay değil, çok yakın bir tarihte ve hali hazırda siyasi anlamda görülmemiş bir çöküş yaşamış bir ülkede, böyle bir şeyi tutku ve bağlılık ile sürdürmek.

Evet dostlar, bu günlük bu yazıyı burada sonlandırmak gerekiyor. Yakın tarihte devam niteliğinde bir yazı ile devam edeceğim. Anlatılacak çok şey var…

kaynak siteden alıntılanmıştır

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız