Adına Namus Dediler Leviathan'ın

0
Leviathan; İncil ve Tevrat’ta adı geçen canavar. Aynı zamanda T.Hobbes’un da ütopyasına mutlak güç ve yetkileri olan, kibir ve hasetten beslenerek büyüyen devleti tanımlamak için verdiği isim. Mutlak güç, büyük kudret, insanları korkutan ve yönlediren, boyun eğdiren canavar: Leviathan.
Güldünya Tören. Hepiniz duydunuz onu. Akrabası tecvüz etti, hamile kaldı ve abileri tarafından öldürüldü. Fakat esasen onu öldüren abileri değildi. Onu Leviathan öldürdü. T.Hobbes’un devlet dediği Leviathan değil, namus dediğimiz Leviathan. Abisinin ifadesi şöyle “babam köyde kahvehaneye gidemedi, biz köye giremedik utancımızdan. Namusumuzu temizlemeliydik” Böylece Levaithan’a boyun eğip öldürdüler Güldünya’yı. 
Sokak ortasında kurşuna dizdiler. 
Ama dayandı Güldünya.
Hastaneye sızdılar bir de yoğunbakımda öldürdüler Güldünya’yı.
Namus temizlendi. Leviathan mutlu.
 
Kadın dünyanın her yerinde, toplumun her kesiminde erkekten daha çok şeyle mücadele etmek zorunda. Çocukla, erkekle, evle, hayatla, diğer kadınlarla, Tanrı’yla, işle-güçle… Mücadele edemediği, gücünün yetmediği tek şey namus. Nedeni de namusun yerini aslında kimsenin bilmemesi. Kim biliyor ki namus nerde, neremizde? Her nerdeyse eksildiğini, kirlendiğini kadından da önce erkek farkediyor. Leviathan fısıldıyor ve farkeden erkeği, erkek dünyayı saran korku onları Leviathan’a itaate zorluyor. Ölen her kadın, temizlenen her namus Leviathan’ı besliyor.
TÜİK verilerine göre sadece İstanbul’da haftada en az bir namus cinayeti işleniyor.
Leviathan mutlu.
 
Haftada en az bir kez tekrarlanan Leviathan ayininin bir kubanıydı Güldünya. 1982’de Bitlis’te başlayan ömür 2004’te son buldu İstanbul’da. Güldünya… Adını koyan ve canını alan aynı baba mıydı? Gülmedi dünya. Teyzeoğlu tecavüz etti. Hamile kalınca aile kararıyla İstanbul’a vakti zamanında köylerinde görev yapmış emekli bir imamın yanına gönderdiler. Namus, bebek doğduktan sonra temizlenecekti. 2003’ün aralığında oğlunu ve ölümünü doğurdu Güldünya. Önce bebeğin babasına haber yolladı. Cami avlusuna bırakın dedi “adam” 
15 gün kadar baktı Güldünya oğluna. Aman değiştirmeyin diyerek de Umut koydu adını.
Sonra bir çifte verdi, belki sonra geri almak üzere.
Yıl 2004’tü. Aylardan Mart, günlerden Umut bebeğin annesini öldürecekleri gündü.
O gün Güldünya’yı kaldığı evden aldı abileri. Dünyada bir şehirde, şehirde bir sokakta, sokağın ortasında kürşuna dizdiler. 12 saat sonra hala ölmeyince hastanede bir kez daha vurdular. Ardından tecavüzcüsünü vurdular. Tutuklanan kardeş de hapishanede öldü.
Leviathan çok mutlu.
 
2005 yılında Aylin Aslım Güldünya’ya şarkı yazdı. Günümüz dilince ağıt yaktı.
“Binbir yarayla tek bir kurşunla gitti Güldünya
Kim farkında kimin umrunda yandı bir dünya”
dediği şarkı TRT’de yasaklandı bir süre sonra.
“Seni gönderne söyle, köydeki büyük meclise
Söyle daha çocuk yaşta üstüme çıkan herife” de dediği için.
 
Çocuk yaştaki kadınların üstüne çıkan heriflerden çok bunun ifadesi rahatsızlık uyandırdı. Kimse bu bir son bulsun diye “yazık oldu” demekten başka bir şey yapmadı aradan geçen zamanda. Şarkıları susturmak her zaman en kolay olanıydı.
Ama 2008’de daha gür söylendi o şarkı. 13 kadın şarkıcı bir araya geldi ve Güldünya Şarkıları adını verdikleri albümü hazırladı. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer, Zuhal Olcay, Aylin Aslım, Şebnem Ferah, Nazan Öncel, Emel Müftüoğlu, Ayten Alpman, Funda Arar, Şevval Sam, Rojin, Aynur Doğan Güldünya ve namus kurbanı tüm kadınlar için şarkılar söyledi.
Kadınlar doğdu, kadınlar doğurdu, kadınlar… Öldürüldüler… Ve hiçbirimiz masum değiliz bu dünyada kadınlara karşı. Albümde Şebnem Ferah’tan dinlediğimiz Masum Değiliz’i bir de böyle dinleyin. Güldünya’ya ve diğer tüm kadınlara karşı masumiyetinizi sorgulayarak. 
Dünyası gülmeyen tüm kadınlara…

https://www.youtube.com/watch?v=MEo8twqDISY&list=PLSKUs5XmD6F2A6RmqEHFRrYRONlNoGuvh

Özgecan’a…
 
“Çocuklarımıza masallar okurduk. Masallar bir varmış bir yokmuşla başlar. Özgecanım bir vardı bir yok oldu. Rabbim onu kendisi için yaratmış. Onu sevdi ve aldı.” diyen babası gibi düşündük 
“Sabah sütünü, harçlığını verdim gönderdim. Kızımın tek suçu minibüse binip evine gitmek miydi?” diyen annesi gibi düşündük
“Ne olur okullarda çocuklara sevmeyi öğretin” diyen kardeşi gibi düşündük.
Ama düşünemedik Özgecan gibi. 
Yaşadığımız en sıradan günlerden biriydi. Biz belki mutlu belki yorgun belki meşguldük. O gün o saatte Özgecan dünyanın en sıradan şeyini yaptı daha önce yüzlerce kez yaptığı gibi, belki yüzlerce kez minibüsüne bindiği adamın minibüsüne bindi… Sonrasını bir an birkaç saniye için tahayyül edin. Zaten daha fazlasına can dayanmaz Özgecan nasıl dayansındı?
20. yaşınızı düşünün ey! Nasıldı düşünün. Nasıldı Özgecan’ın 20.yaşı. Ben borçlu hissediyorum şimdi 20.yaşımın ötesini Özgecan’a.
Borcumuzu ödemek mümkün değil madem unutmayalım bari. Aman unutmayalım. Aman!..
Masum değiliz…

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız