YÜREĞİMİZ KÖMÜR KARASI!

0

KARANLIK İÇİNDE YAŞADINIZ IŞIKLAR İÇİNDE YATIN!

soma-maden-kazasi-ve-maden-işçisiSoma’da yetim bir çocuk olmak…

Soma’da evladını kaybeden ana olmak…

Tarihler 13 Mayıs 2014’ü gösteriyordu.  Minik Ayşe babası Süleyman Aldemir’i işe uğurladığında bir daha geri dönmeyeceğini nerden bilebilirdi ki? 9 yaşındaki Ayşe babasının mezarına halen daha içsin diye sigara okusun diye mektup bırakıyor. Annesine her gün ‘’Sen de mi bizi bırakıp gideceksin? ‘’ diye soruyor. Babasının mezarını kazıp onu oradan çıkarmak istediğini söyleyecek kadar büyük bir acıyı hak etti mi Ayşe?
31759

Soma’da 432 çocuk yetim kaldı…

Hiç biri bu yaşamı hak etmedi.  Soma da ekmek parası uğruna katledilen 301 hayat olanları hak etmedi.

Neler olmadı ki Soma’da…

Hele bir olay var ki gözyaşlarımızın sel olduğu…

O sedye kirlenmesin diye çizmelerini çıkaran kardeşim. İyi niyetli, temiz kardeşim benim. Sen başını dik tut sana binlerce sedye feda olsun. Senin canını umursamayanlar, seni ucuz işçi olarak kullananlar utansın.

Neler olmadı ki Soma’da…

Süleyman’ın mührünü elinde taşıdığını zanneden dalkavuk ordusu, ölü bedenler üzerinden edebiyat yaparak kendini meşru kılmaya bile çalıştı Soma’da. Peki kılabildiler mi? Hayır kılamadılar. Hiçbir zaman da kılamayacaklar. Hiçbir zaman kalbimizi, 13 Mayıs günü kömür karası olmaktan vazgeçiremeyecekler. Unutmayacağız, yitip giden canları geriden Ayşeleri unutmayacağız! Ve bileceğiz! Bileceğiz ki tüm bu olanlar bir kaza değil büyük bir katliam. Bu cinayetlere sessiz kalmak illaki bir takım insanların amacına hizmet etmiş olacak ama Türkiye biliyor, Türkiye görüyor, Türkiye unutmuyor.

Zulüm çağında yaşıyoruz dostlar. Para denilen kağıt parçası artık kan kokuyor. Ne kadardı Allah aşkına Soma’da yitip giden bir canın fiyatı? Ne kadar biçerdiniz bir yaşama? Ayşe’nin hayallerini kaç paraya satın alabilirsiniz?

Hiçbir şey yapmayın, o kıpkırmızı kağıt parçanızla çocuklarınıza evler alın arabalar alın. Eğer adalet diye bir şey varsa çok sürmez saltanatınız. Yediğiniz her lokmada, içtiğiniz her yudum suda minik Ayşe’nin, minik Ulaş’ın, minik İsmail’in hakları var.

 

Çekin o kan kokan ellerinizi üstümüzden!

Daha fazla minik Ayşe yetim kalmasın diye gerekeni biz yapacağız artık. Sizin gibilerden bu memleketi arındıracağız. Ama bunu sizin bildiğiniz dille yapmayacağız. Zamanı geldiğinde göreceksiniz. Sizler, paranın köpeği olmuş sizler, daha fazla kazanmak için insanları köle gibi çalıştıran sizler…

O kadar boğazımızı düğümleyecek, yüreğimizi sızlatacak lakırdı duyduk ki sizden.

Birileri çıkıp başarılı bir kurtarma operasyonu oldu diyecek kadar yüzsüz ve utanmaz olabiliyorken yetmezmiş gibi başka birileri de zararlarının tazminini isteyecek kadar şereften yoksun olabiliyorken üzülmek bizden başka kimsenin hakkı değil.  5 yıldır bilirkişiler tarafından yangının bilindiği ortaya çıkmış. Ne kadar aşağılık olur da bir insan yüzlerce canla kumar oynar insanın aklı hayali almıyor.

Üstüne üstlük kendine özel kalem müdürü diyen aşağılık bir adam acılı bir emekçiyi, dayısının oğlunu Soma’da mezara koyan bir emekçiyi, tekmeleme cüretinde bulunuyor. Kimsiniz siz? Hangi halk, hangi millet, hangi güç size böyle bir otorite verdi?

1-474

Çekin o kan kokan ellerinizi suçsuz günahsız insanların hayatlarından. Sizi mahkemeler bile yargılayamayacak sizi ancak ve ancak tarih yargılayacak.

‘’Vicdanımızla sormalıyız! Kapısını örtenin, perdesini çekenin, canı cehennemde yüreği yalnız kendiyle dolanın!’’

Bizim yüreğimiz kömür karası bugün ama sizin kömür karası olabilecek bir yüreğiniz yok. O yüzden çaresiz bedenlerinize acıyorum. Ayşe’nin gözyaşlarında boğulmanız dileğiyle…



Önceki İçerikAŞK-I DEVRAN
Sonraki İçerikBİR MEKTUBUN VAR
Armagan K.
1993 senesinde yaz sıcağının tam ortasında, Temmuz ayında İstanbul’da dünyaya geldi. Yaşadığı semtteki insanların aksine akademik başarıya değer veren bir ailenin ilk çocuğu olarak Şişli’de ilköğretimini aldı. İlkokul yıllarında yazı yazmaya ve şiir okumaya merakını keşfeden yazarın bu alanda yarışma dereceleri vardır. Lise eğitimini Sarıyer’de bulunan Rotary 100. Yıl Anadolu Lisesi’nde tamamladı. Burada eğitimden ziyade hayatla tanıştı. Kıymet vermeyi, karşılıksız güvenmeyi , güzeli çirkinden ayırmayı, varken yemeyi, yokken sürünmeyi, dost kelimesinin anlamını bu yaşlarda öğrendi. Akademik başarısının düşük olduğu lise yıllarında bir sene sınıf tekrarıyla birlikte mezun olup, Sakarya Üniversitesi’nin İşletme fakültesinde İnsan Kaynakları Yönetimi lisansını tamamlamak için uğraş veriyor. Kitaplara, doğaya ve Hayyam’a sevdalı olan yazar politikaya, tarihe, psikolojiye, felsefeye ve edebiyata merak duymaktadır. Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bilmeye gayret etmekte, hayatı ve kadınları yollara düşerek tanımaya çalışmaktadır. Ona göre Şems olmak da elimizde Alaaddin olmak da. Her şey küçük bir andaki şeçimlerden ibaret.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız