Küre-politik’ten Yerel Sosyo-Ekonomik Unsurların Tüketimle Şekillenmesi

0

Türkiye jeopolitik konumu itibariyle evrensel tarih çizgisinde bir hayalet, simüle edilmiş ve göstergeleri yeniden düzenlenmiş tarih çizgisinde ise bir laboratuar faresi olmuştur. Uzak tarih hakkında anlatacaklarım Türk ırkının at sırtında ok atabilmesi ve yüce kurdun efsanelerinden; yakın ve daha yakın tarihten anlatacaklarım bir virüs gibi tarihi işgal eden, tarihi oyalayan, tarihi uygarlık ve kültür kisvesi altında içten içe oyan ve Allah’ın Müslüman kahramanların içinde din zehriyle putlaştırıldığı masallarından öte değildir asla.

Tarih Türkiye’de asla barış, huzur ve refah getirmemiştir. Tarih diye elimize tutuşturulan küresel koşullara göre şekil değiştiren ve kodlanmış gerçekliğimizde doğru olarak yerini koruyan bir canavardır. Türkiyenin toplumsal yapısında ‘tarih’ bizzat ayrıştırıcı unsurun kendisidir. Cinsiyet, etnisite, dini zulüm, küre sosyo-ekonomik izimler ve göstergeleriyle oynanmış yerel sosyo-ekonomik unsurlar gibi ayrıştırıcı hale getirilmekle birlikte ‘tarih’ gözlerimizin önüne çekilen, arka kapısını bulamadıkça onun dayattığı gerçekliği yaşayacağımız, kara bir perdedir.

Kıyamet gününün dahi elimizden alındığı şu günlerde teknoloji yatağımıza kadar girdi. Sexshop’larda son teknoloji ürünler tüketmeleri için yeniden yaratılmış, dizayn edilmiş insanlar için hazır ve nazır durumda. Başta Amerika olmak üzere küresel dev teknoloji şirketleri elimin değdiği gözümün gördüğü kulağımın duyduğu her an’ın içinde son model ürünleriyle ihtiyaç tacizciliği tüketim tecavüzcülüğü yapmayı insanlık için yararlı nihayi hedef olarak görüyorlar. IBM’in 5 yıllık planına baktığımız zaman, 2030’da dünyanın makineler ve yapay zeka tarafından işgal edileceğini ve insanlığı pil gibi kullanacağını söylemek hiç de bilim kurgu değil.  Belki sosyologa bile gerek kalmayacak, yapay zekalar bütün riskleri extrem şekilde hesaplayıp en uygununu bulmaya çalışacak. Daha imamesi akıllarımızdan çıkmamış filozofların ütopyaları bugün teknolojiyle mümkün. Pragmatizmin toplumsal fayda için sokaklarda müzik çalınması belki o dönemde bir ütopyaydı ama şimdilerde herkes cep telefonlarının içinde kocaman bir orkestra taşıyor.

Çektiğimiz acılar bizi güçlü kıldı ancak akıllı kılmadı asla toplumsal bir bilinç olarak. Özetle ilk söylediğimi tekrar söyleyerek ayrışmanın ve karşıtlığın ilerleyici unsurlar doğurmayışının ve Türkiye’nin toplumsal yapısının topraksız priz gibi oluşunun sebebi tarih çizgisinde bir hayalet ile programlanmış bir laboratuarın denek faresi olmaktan kurtulamayışımızdır.

Dünyayı bekleyen son, insanlığın kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yine kendi varoluşunu makinelere sunması olacaktır. İnsana bilginin bir makine tarafından veriliyor olması, insanın makine ve gerçeklik arasında dijital bir izleğe bir bağlantıya dönüşmesine sebep olacaktır. Emeğin değeri bağlantının bozulma riski bağlantının kopma olasılığı belirler böylece; yani hızlı adımlarla hiç göremeyecekleri bilemeyecekleri kıyametlerine yürüyen insanlık için emeğin değeri son bulmak olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın
Lütfen isminizi buraya yazınız